Kitabın Adı: OKULSUZ
TOPLUM
Kitabın Yazarı: IVAN
ILLİCH
İlk Baskı Yılı: 1971
Yayıncısı: ŞULE YAYINLARI
(ŞUBAT 2018)
Sayfa sayısı: 141
Türkçesi: MEHMET ÖZAY
Baskı Sayısı: 45.Baskı
ÖZET
Okulsuz Toplum adlı bu kitap, öğrenimin
kurumsallaştırılmasını sorguladığı makalelerinden oluşmaktadır. Kitabın ilk
bölümünde ortaya konulan eğitim sistemine ait sorunlar, eğitimin
kurumsallaştırılması, mevcut sisteme bağımlı, ona hizmet eden bir hale
getirilmesi yönünde örnekler ve açıklamalar yoluyla bilgilendirmeler yapılıyor.
Yani eğitim sisteminin evrensel anlamda içinde bulunduğu çıkmaz ortaya
konuluyor. Verilen örneklerin ve yapılan çıkarımların çoğu Amerikan eğitim
sistemi üzerinden olsa da evrensel boyuttaki sorunlarla aynı olduğu aşikâr.
Eğitimi öğrenmeyi kolaylaştıran koşulların seçimi olarak tanımlıyor. Adayın bir
mertebeye gelmek için yerine getirmek zorunda olduğu şartları bir müfredatını
oluşturmak suretiyle rollerin belirlendiğini ve okulun bu roller için gereken
eğitimi sağladığını, öğretimi sağlamadığını söylüyor. Bir çocuğun eşit
nitelikte okul eğitimi hakkına sahip olmakla zengin bir çocuğun konumunu
nadiren elde edebileceğini ifade eden yazar; zorunlu eşit okullaşmanın ekonomik
olarak da uygulanamaz olduğunu belirtmektedir. Fakir çocukların daha çok okula
bağımlı kaldıklarını; bu çocukların gelişim ve eğitim amacıyla okula bağımlı
kaldıkları sürece diğerlerinden daha da geride olacaklarını ifade etmiştir.
“Eşit eğitim fırsatı, gerçekten de, hem arzu edilebilir hem de uygulanabilir
bir amaçtır. Fakat bunu ancak zorunlu okullaştırma ile mümkün saymak;
kurtuluşu, kiliseyle karıştırmak anlamına gelmektedir.” (s.23) Okul sisteminin
dayandığı ikinci yanılsamanın öğrenmenin öğretme sonucu ortaya çıktığı yönünde
olduğunu fakat pek çok insanın sahip olduğu bilgilerin çoğunu okul dışında
edindiğini de belirtiyor. Kurumsal bilgi
bize çocukların okula ihtiyaç duyduğunu, çocukların öğrenme işini okulda
başarabileceklerini söylüyor. Fakat bu
düşünce yapısı da aynı okulların toplumu şekillendirmesinin bir ürünüdür.
“İnsanoğlunu çocukluk kategorisine ayırmakla onları bir okul öğretmeninin
otoritesine ebediyen boyun eğmeye mecbur etmiş oluyoruz.” (s.45) öğrenciler
öğrendiklerinin çoğunu zekâlılar da ahmaklar da sopa zoruyla ya da kariyer elde
etme hırsıyla dersleri ezberleyerek sınavları geçmek için uğraşıp dururlar.
Okul öğrencilerin öğrendikleri şeyler için hiç önem arz etmemekle beraber
öğretmenler için iş imkânı oluşturmaktadır. Yani çocukların ne öğrendiğinin
kimsenin umurunda olmadığını eleştirir. Üniversite, hem öğrenme için kaynaklara
hem de sosyal olarak gelişmesine fayda sağladığını fakat mezunların ancak fiyat
etiketi üzerinde taşıyan insanların yer aldığı bir dünyaya ait olduğunu söyler.
Üniversite dünyanın her yerinde ve her siyasal sistemin yönetimi, altında iş
yerinde ve empoze edici tüketici standartları oluşturma etkisine sahipmiş. İnsanlar kendi düşündüklerini özgürce
söyleme imkanına sahipse orada eğitim gerçekleşir. Yunan dünyasını düşünelim
günümüzde ki insanlar gibi para kazanmak için okumuyorlardı. Bizler ise para
kazanıp refaha ulaşınca diğer zamanlarımızı eğlence merkezlerinde geçiriyoruz.
Özgür okul eğitimine karşı anlatmak istediğim bu yazarın. Oysa bilgi
insanın hayatındaki buluşları doldurması, dünyayı anlaması,
sorgulaması keşfetmesi ve yeniden yaratması için önemli olduğunu
belirtir.Bilgiyi ticaret olarak kullanıyor olmamız. “Eğitim bu insanların hayal güçlerinin
sınırlarını daraltmaktadır. Onlar açığa çıkarılamazlar. Fakat umutlarıyla
beklentilerini değiştirmeleri öğretildiğinden dolayı sadece aldatılmaktadırlar.
Eğitimden geçmiş insanlar diğer insanlardan ne umabilecekleri kendilerine
öğretildiğinden dolayı artık şaşkınlığa uğratılamazlar. Bu, bir başka insan ya
da makine için söz konusudur. ” (s.57) Mevki elde etmek amacıyla
okullaştırılmış insanlar yaşantılarının ellerinden kayıp gitmesine müsaade
etmektedirler. Eğitimle kendilerine ait olanı “yapmayı” ya da “kendileri”
olmayı öğrenememişlerdir. Sadece ne yapılmışsa onu değerlendirmektedirler.
Okul, öğrencinin her şeye gücü yetme konusundaki eksiklik duygusuyla büyümesini
öğretmene aşırı bir bağlılıkta bulunma gerekliliğiyle birleştirmektedir. Okula
kaydolan öğrenciler diploma elde etmek amacıyla diplomalı öğretmenlere boyun
eğmektedirler. Okulun dolaylı veya dolaysız olarak nüfusun büyük bir bölümünü
çalıştırmaktadır. İnsanları ya yaşama bağlamakta ya da bazı kurumlarda
çalışmalarının uygun olacağına onları inandırmaktadır. Önümüzdeki seçenekler son derece açıktır. Ya
sınırsız yatırımı haklı çıkartan bir üretim olan kurumsallaştırılmış öğrenmeye
inanacağız ya da sadece kişisel çabayla görülebilecek öğrenme fırsatlarını
engelleyen bariyerleri yıkmak amacıyla kullanılması gereken bir yasayı planlamayı
ve yatırımı yeniden keşfetmeliyiz der. Şu anki eğitim kurumlarımız
öğretmenlerin çıkarlarına hizmet ettiğini söyler. Öğretmen kendi duygu düşünce ve inanç biçimine göre
öğrencilere bilgi vermek ve o şekilde onları yönlendirmektedir. Öğretmen nasıl
bir birey görmek istiyorsa öğrenciyi o kalıba sokmaktadır. Bundan dolayı da
eğitimde sağduyuya dayanmayan bir tutarlılık bulunmaktadır. ihtiyaç duyduğumuz yapıların her
insanın öğrenmek ve diğerlerinin öğrenmesine yardımcı olmak suretiyle kendisini
tanımlamasını mümkün kılacak olanlardır. Altıncı makalesinde okulun dönüşümünü göstermeye çalışacağını
ifade etmiştir. Yazara göre ‘‘Kaliteli
bir eğitim sistemi üç amacı gerçekleştirmeye çalışmalıdır. Yaşamanın bir anında
mevcut kaynaklara ulaşmak suretiyle bir öğrenim gerçekleştirmek isteyen herkese
imkan sağlamalıdır; bilgi sahibi olanların. Bu bilgilerini paylaşmaları
konusunda kendilerinden bir şeyler öğrenmek isteyenleri bulmalarına yetki
tanımalıdır; halka, yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlayabilecek bir imkân
olarak, bir konuyu onlara sunmak isteyenler için gereken her türlü olanağı
sağlamalıdır. Böylesi bir sistem eğitim yasal garantiyi gerektirmektedir.
Öğrenciler zorunlu bir müfredat programına katılmaya zorlanmalıdır ya da bir
diploma veya sertifika edinme gibi bir ayrımcılığa tabii tutulmamalıdır.
Gerçekten hizmetleri öğrenmek için halkın sahip olduğu şansı kısıtlayan eğitimcilerin
ve eğitim sistemlerinin son derece profesyonel araç-gereçlerini edinenlerin
vergiye tabii tutmak suretiyle halkı bu uygulamaya destek vermeye
zorlamaktadır. Bu eğitim sistemi son derece evrenseldir.’’(s.96) Bu doğrultuda yazar, fırsat ağı tabirini
kullandığı çalışma ağlarından bahsetmiştir. Network aracılığıyla bir çalışma
ağının kurulabileceğini ve bir şeyler öğrenmek isteyenlerin birbirini bulmasına
bir arada olmalarına yardım edecek diğer yollar üzerinde durmuştur. “Okulsuzlaşmanın anlamı bir kişinin
iktidarına bir toplantıya iştirak eden bir diğer kişileri memnun etmek adına
son vermektir. Aynı zamanda, herhangi bir yaş ve cinsiyetteki bir kişinin
hakkını korumak anlamına da gelmektedir. Bu hak, toplantıların
kurumsallaşmasıyla önemli ölçüde azaltılmıştır. Temelde toplantı bireysel
toplanma hareketinin bir sonucunu belirlemektedir. Şimdi bu durum bazı
aracıların kurumsal ürününü belirtmektedir. ”(s.116) çalışma ağları
gerçekleştirilebilirse, her bir öğrencinin eğitimde izleyeceği yol, kendine mahsus
bir yol olacakmış ve resmen kabul edilebilir bir programın niteliklerini
üstlenecektir. Planlanmış hiçbir arzu edilebilir değildir. Bizim
beklentilerimiz arzularımızdır. Fakat insanların umutları hep hayal
dünyalarında kalmakta ve düş kırıklığına uğramaktadır. Bizler okula gidiyoruz
okulda alacağımız her şey planlanmıştır. Yani okulda alacağımız eğitimi ve
yaşamı arzu edebiliriz fakat asla umutlarımızın yerine koyamayız. Okulların en
büyük yanlışları görünen planlamada değildir. Bizim bilmediğimiz gizli müfredat
içerisindedir. Gizli müfredatta devlet kendisini eleştirmeyen, sorgulamayan itaatkâr
bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu da bir toplumu hatta insanlığı yok
etmek için kullanılabilecek en acımasız yöntemdir.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilOkullu Eğitim sistemi ve sınavlarda gelinen nokta çok acı
YanıtlaSiltus forumlarında iddialar “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
https://odatv.com/tus-sorularinin-calindigi-iddialarinin-merkezinde-bu-kez-hangi-cemaat-var-04031942_m.html
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini maddi güç ve fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt siyasi dava yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve özel asfa ferda koleji yönetim kurulu başkanı uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına saygı duyulmalı ancak 15 Temmuz olayları davası gazileri ve şehitlerini yaşamış bu ülkede ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçuk biricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesinde ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum . Geçmiş yıllardaki Konya Beyaz Kalem olayındaki gibi bundan çıkan, anlatılan veya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı belgeleri videoları rezaleti..
ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden hak arıyor tarzı kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekili Prof.Dr. ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları, telefon mail iletişim ve irtibatlı kişileri Dolar Euro Dinar Dirhem Afyon Esrar ne kullanıyorlarsa Ali Veli Halil Bilal İsa Musa Sema Esma Ayşe Fatma Fatih Burhan Nurhan Orhan Muharrem Mükerrem Naim Saim Rabia Safiye Nazife Hafize Binnur Zin Nur Rahmi Rahim adları her kimse kimdir bunlar bulunmalı ve hala ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
seffaf olmasi gereken kurumların kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi?
Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?