28 Aralık 2018 Cuma

OKULSUZ TOPLUM-IVAN ILLİCH

Kitabın Adı: OKULSUZ TOPLUM
Kitabın Yazarı: IVAN ILLİCH
İlk Baskı Yılı: 1971
Yayıncısı: ŞULE YAYINLARI (ŞUBAT 2018)
Sayfa sayısı: 141
Türkçesi: MEHMET ÖZAY
Baskı Sayısı: 45.Baskı

ÖZET

Okulsuz Toplum adlı bu kitap, öğrenimin kurumsallaştırılmasını sorguladığı makalelerinden oluşmaktadır. Kitabın ilk bölümünde ortaya konulan eğitim sistemine ait sorunlar, eğitimin kurumsallaştırılması, mevcut sisteme bağımlı, ona hizmet eden bir hale getirilmesi yönünde örnekler ve açıklamalar yoluyla bilgilendirmeler yapılıyor. Yani eğitim sisteminin evrensel anlamda içinde bulunduğu çıkmaz ortaya konuluyor. Verilen örneklerin ve yapılan çıkarımların çoğu Amerikan eğitim sistemi üzerinden olsa da evrensel boyuttaki sorunlarla aynı olduğu aşikâr. Eğitimi öğrenmeyi kolaylaştıran koşulların seçimi olarak tanımlıyor. Adayın bir mertebeye gelmek için yerine getirmek zorunda olduğu şartları bir müfredatını oluşturmak suretiyle rollerin belirlendiğini ve okulun bu roller için gereken eğitimi sağladığını, öğretimi sağlamadığını söylüyor. Bir çocuğun eşit nitelikte okul eğitimi hakkına sahip olmakla zengin bir çocuğun konumunu nadiren elde edebileceğini ifade eden yazar; zorunlu eşit okullaşmanın ekonomik olarak da uygulanamaz olduğunu belirtmektedir. Fakir çocukların daha çok okula bağımlı kaldıklarını; bu çocukların gelişim ve eğitim amacıyla okula bağımlı kaldıkları sürece diğerlerinden daha da geride olacaklarını ifade etmiştir. “Eşit eğitim fırsatı, gerçekten de, hem arzu edilebilir hem de uygulanabilir bir amaçtır. Fakat bunu ancak zorunlu okullaştırma ile mümkün saymak; kurtuluşu, kiliseyle karıştırmak anlamına gelmektedir.” (s.23) Okul sisteminin dayandığı ikinci yanılsamanın öğrenmenin öğretme sonucu ortaya çıktığı yönünde olduğunu fakat pek çok insanın sahip olduğu bilgilerin çoğunu okul dışında edindiğini de belirtiyor.  Kurumsal bilgi bize çocukların okula ihtiyaç duyduğunu, çocukların öğrenme işini okulda başarabileceklerini söylüyor.  Fakat bu düşünce yapısı da aynı okulların toplumu şekillendirmesinin bir ürünüdür. “İnsanoğlunu çocukluk kategorisine ayırmakla onları bir okul öğretmeninin otoritesine ebediyen boyun eğmeye mecbur etmiş oluyoruz.” (s.45) öğrenciler öğrendiklerinin çoğunu zekâlılar da ahmaklar da sopa zoruyla ya da kariyer elde etme hırsıyla dersleri ezberleyerek sınavları geçmek için uğraşıp dururlar. Okul öğrencilerin öğrendikleri şeyler için hiç önem arz etmemekle beraber öğretmenler için iş imkânı oluşturmaktadır. Yani çocukların ne öğrendiğinin kimsenin umurunda olmadığını eleştirir. Üniversite, hem öğrenme için kaynaklara hem de sosyal olarak gelişmesine fayda sağladığını fakat mezunların ancak fiyat etiketi üzerinde taşıyan insanların yer aldığı bir dünyaya ait olduğunu söyler. Üniversite dünyanın her yerinde ve her siyasal sistemin yönetimi, altında iş yerinde ve empoze edici tüketici standartları oluşturma etkisine sahipmiş. İnsanlar kendi düşündüklerini özgürce söyleme imkanına sahipse orada eğitim gerçekleşir. Yunan dünyasını düşünelim günümüzde ki insanlar gibi para kazanmak için okumuyorlardı. Bizler ise para kazanıp refaha ulaşınca diğer zamanlarımızı eğlence merkezlerinde geçiriyoruz. Özgür okul eğitimine karşı anlatmak istediğim bu yazarın. Oysa bilgi insanın  hayatındaki buluşları  doldurması, dünyayı anlaması, sorgulaması keşfetmesi ve yeniden yaratması için önemli olduğunu belirtir.Bilgiyi ticaret olarak kullanıyor olmamız. “Eğitim bu insanların hayal güçlerinin sınırlarını daraltmaktadır. Onlar açığa çıkarılamazlar. Fakat umutlarıyla beklentilerini değiştirmeleri öğretildiğinden dolayı sadece aldatılmaktadırlar. Eğitimden geçmiş insanlar diğer insanlardan ne umabilecekleri kendilerine öğretildiğinden dolayı artık şaşkınlığa uğratılamazlar. Bu, bir başka insan ya da makine için söz konusudur. ” (s.57) Mevki elde etmek amacıyla okullaştırılmış insanlar yaşantılarının ellerinden kayıp gitmesine müsaade etmektedirler. Eğitimle kendilerine ait olanı “yapmayı” ya da “kendileri” olmayı öğrenememişlerdir. Sadece ne yapılmışsa onu değerlendirmektedirler. Okul, öğrencinin her şeye gücü yetme konusundaki eksiklik duygusuyla büyümesini öğretmene aşırı bir bağlılıkta bulunma gerekliliğiyle birleştirmektedir. Okula kaydolan öğrenciler diploma elde etmek amacıyla diplomalı öğretmenlere boyun eğmektedirler. Okulun dolaylı veya dolaysız olarak nüfusun büyük bir bölümünü çalıştırmaktadır. İnsanları ya yaşama bağlamakta ya da bazı kurumlarda çalışmalarının uygun olacağına onları inandırmaktadır.  Önümüzdeki seçenekler son derece açıktır. Ya sınırsız yatırımı haklı çıkartan bir üretim olan kurumsallaştırılmış öğrenmeye inanacağız ya da sadece kişisel çabayla görülebilecek öğrenme fırsatlarını engelleyen bariyerleri yıkmak amacıyla kullanılması gereken bir yasayı planlamayı ve yatırımı yeniden keşfetmeliyiz der. Şu anki eğitim kurumlarımız öğretmenlerin çıkarlarına hizmet ettiğini söyler. Öğretmen kendi duygu düşünce ve inanç biçimine göre öğrencilere bilgi vermek ve o şekilde onları yönlendirmektedir. Öğretmen nasıl bir birey görmek istiyorsa öğrenciyi o kalıba sokmaktadır. Bundan dolayı da eğitimde sağduyuya dayanmayan bir tutarlılık bulunmaktadır. ihtiyaç duyduğumuz yapıların her insanın öğrenmek ve diğerlerinin öğrenmesine yardımcı olmak suretiyle kendisini tanımlamasını mümkün kılacak olanlardır. Altıncı makalesinde okulun dönüşümünü göstermeye çalışacağını ifade etmiştir. Yazara göre ‘‘Kaliteli bir eğitim sistemi üç amacı gerçekleştirmeye çalışmalıdır. Yaşamanın bir anında mevcut kaynaklara ulaşmak suretiyle bir öğrenim gerçekleştirmek isteyen herkese imkan sağlamalıdır; bilgi sahibi olanların. Bu bilgilerini paylaşmaları konusunda kendilerinden bir şeyler öğrenmek isteyenleri bulmalarına yetki tanımalıdır; halka, yeteneklerinin ortaya çıkmasını sağlayabilecek bir imkân olarak, bir konuyu onlara sunmak isteyenler için gereken her türlü olanağı sağlamalıdır. Böylesi bir sistem eğitim yasal garantiyi gerektirmektedir. Öğrenciler zorunlu bir müfredat programına katılmaya zorlanmalıdır ya da bir diploma veya sertifika edinme gibi bir ayrımcılığa tabii tutulmamalıdır. Gerçekten hizmetleri öğrenmek için halkın sahip olduğu şansı kısıtlayan eğitimcilerin ve eğitim sistemlerinin son derece profesyonel araç-gereçlerini edinenlerin vergiye tabii tutmak suretiyle halkı bu uygulamaya destek vermeye zorlamaktadır. Bu eğitim sistemi son derece evrenseldir.’’(s.96) Bu doğrultuda yazar, fırsat ağı tabirini kullandığı çalışma ağlarından bahsetmiştir. Network aracılığıyla bir çalışma ağının kurulabileceğini ve bir şeyler öğrenmek isteyenlerin birbirini bulmasına bir arada olmalarına yardım edecek diğer yollar üzerinde durmuştur. “Okulsuzlaşmanın anlamı bir kişinin iktidarına bir toplantıya iştirak eden bir diğer kişileri memnun etmek adına son vermektir. Aynı zamanda, herhangi bir yaş ve cinsiyetteki bir kişinin hakkını korumak anlamına da gelmektedir. Bu hak, toplantıların kurumsallaşmasıyla önemli ölçüde azaltılmıştır. Temelde toplantı bireysel toplanma hareketinin bir sonucunu belirlemektedir. Şimdi bu durum bazı aracıların kurumsal ürününü belirtmektedir. ”(s.116) çalışma ağları gerçekleştirilebilirse, her bir öğrencinin eğitimde izleyeceği yol, kendine mahsus bir yol olacakmış ve resmen kabul edilebilir bir programın niteliklerini üstlenecektir. Planlanmış hiçbir arzu edilebilir değildir. Bizim beklentilerimiz arzularımızdır. Fakat insanların umutları hep hayal dünyalarında kalmakta ve düş kırıklığına uğramaktadır. Bizler okula gidiyoruz okulda alacağımız her şey planlanmıştır. Yani okulda alacağımız eğitimi ve yaşamı arzu edebiliriz fakat asla umutlarımızın yerine koyamayız. Okulların en büyük yanlışları görünen planlamada değildir. Bizim bilmediğimiz gizli müfredat içerisindedir. Gizli müfredatta devlet kendisini eleştirmeyen, sorgulamayan itaatkâr bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu da bir toplumu hatta insanlığı yok etmek için kullanılabilecek en acımasız yöntemdir.

OKULSUZ TOPLUM KİTABININ BANA KATTIKLARI

Kitabın da okulların kaldırılması gerektiğini savunarak sistemleşmiş eğitim kurumlarını adeta yerden yere vurmuştur. Kitabın önemli bulduğum noktalarından birisi; okulun bu kadar büyük bir prestije sahip olmasının esas nedeninin bulunduğu konumun korunmasını sağlaması olduğunu özellikle vurgulamasıdır. İnsanlar okullara ve sertifikalarına göre şekillendiği bir toplumda artık kişiliğinden çok direk etiketine bakıyoruz. Bu da insanlık tarihi açısından kötü bir durumdur. Aynı zamanda günümüzdeki okulların, eğitim açısından etkisiz olduğunu ve sistemin bu okullarda ihtiyaç duyduğu özellikte insanlar yetiştirdiğini söylemektedir. Yazara göre okul bir nevi öğrencilere hapis hayatı yaşatan onların özgürlüklerini kısıtlayan bir kurumdur. Bunun nedeni ise okulların öğretmen merkezli olmasıdır. Yani orada öğretmen ne söylüyorsa doğru olarak kabul edilmeli, öğretmen ne söylüyorsa öğrenci ona göre hayatını şekillendirmelidir. Hâlbuki bu durum eğitim ve öğretimin doğasına aykırıdır. Yazar tam anlamıyla okulların ortadan kaldırılması yönünde bir fikir beyan etmiyor aslında kitapta. Sadece okulların özgürleştirilmesi gerektiğini, kurumsal bir yapı olmanın ötesine geçen bir değer halini alması gerektiğini ve bu şekilde eğitimin hayatın her alanında yer alması gerektiğini belirtiyor. Illich’e göre okulların yerine geniş iletişim ağları kurulmalı ve isteyen istediği yerde bilgiyi öğrenmelidir. Yani kitabın asıl amacı budur. Yazar, Modern dünyaya, modernleşmeye, kurumlara başkaldırmış, eğitim sistemini derinlemesine sorgulamış, eğitim sisteminin eksiklerini tespit etmiş, etkileyici fikirler ortaya koymuş. Fakat yıktığı o sisteme alternatif bir sistem sunamamıştır. Okulsuz bir toplum, sınıflar arasındaki eğitim eşitsizliğini çözemeyecek bilakis eşitsizliği daha da arttıracaktır. Bu noktada yazar eksik kalmıştır. Kısaca okul; toplumun ekonomi-politiğini, sosyokültürel gelişimini olumsuz anlamda etkileyen, öğrenciyi öğretmen-bağımlı ya da okul-bağımlı bir öğrenime zorlayan, onu okula hapsederek günlük yaşamdan soyutlayan bir kurum olarak görmüş.  

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Okullu Eğitim sistemi ve sınavlarda gelinen nokta çok acı

    tus forumlarında iddialar “...Bundan 7-8 kadar yıl önceydi. 5-6 defa girdiğim ÜDS lerden 50-60 arası alıp duruyordum. Meşhur bir TUS dersanesinin Meşhur bir sahibi -ki iyi İngilizce bilmesi ile de tanınır- yerime ÜDS ye girebileceğini söyledi. "Sen de sarışın gözlüklüsün ben de, kimse anlamaz bile, ben böyle çok kişiye ÜDS-KPDS kazandırttım" dedi. Tabi teklifini "bütün akademik hayatımı b.k çukurunun üzerine bina edemem" diyerek reddettim. 1-2 sınav daha sürünüp kendim 71'imi aldım. Eğer yakalanırsa "sevgili JOKER abimin" aleyhine tanıklık ederim. Allah islah etsin, bir adamın her işi mi YAMUK olur ya?”

    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4964&page=62
    https://odatv.com/tus-sorularinin-calindigi-iddialarinin-merkezinde-bu-kez-hangi-cemaat-var-04031942_m.html
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=10037
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=4309
    http://www.stetuskop.com/showthread.php?t=9306
    Ateş olmayan yerden duman çıkar mı
    tusdata ve veya uz.dr sami selçukbiricik in sponsoru olduğu drtus.com tus forumunda övünme ve güç gösterisi olarak anlatılan ösym den bilgi sızdırmalarını, ilişkilerini, bağlantılarını, görüşmelerini maddi güç ve fetö paralel yapı veya başka bir cemaat örgüt siyasi dava yapı bağlantısı olmadan nasıl yapılabileceği şayanı hayret bir konu olarak şüpheleri celbetmekte haklıdır tusdata ve özel asfa ferda koleji yönetim kurulu başkanı uz.dr. sami selçukbiricik iddia edildigi gibi feto paralel fethullah gülen mensubu mudur iskenderpaşa hakyol mensubu mudur bilinmez ve böyle olsa da olmasa da özkaya özel hayatı kendi tercihidir bu kısmına saygı duyulmalı ancak 15 Temmuz olayları davası gazileri ve şehitlerini yaşamış bu ülkede ilişkiler ağı Ağacın Kurdu kitabındaki gibi rahatsız edici giriftlikte.. Bu arada ösym nin sınava başkasının yerine girdiği tespit edilen tus Dersanesi sahibi ifadesiyle bu kişinin kamu oyunun anladığı kişinin büyük ihtimalle uz Dr Sami selçukbiricik olduğu kanaati oluşuyor. Ösym nin ve uzman doktor sami selçuk biricik in de açıklama ve videolarında net bir aksi beyanı yok ..soruşturmaların akamete uğraması bu ortamda bu bağlantılarla ve tusdata dusdata maddi sponsorluğunda yayın yapan Drtus.com tus/dus/eus forum sitesinde ösym ve yök te tanıdıkları olduğu ve maddi gücü fazla olduğu icin ösym de yök te sağlık bakanlığında muhatap kabul ediliyor itibar görüyor beyanları zaten malumun ilanı beklenen bir durum . Geçmiş yıllardaki Konya Beyaz Kalem olayındaki gibi bundan çıkan, anlatılan veya kanaatimize göre anlatılmayandan hissedilen anlam tusdata hazırlık dersanesinin paralel yapi feto Fethullah Gülen cemaatine genç klinisyenler yapılanması içinde herkesten farklı özel ve çok fazla kontenjan ayırdığı ve iyilik yapmak icin ücretsiz aldığı kişisel verileri yasadışı kaydettiği yani fişleme yaptığı belgeleri videoları rezaleti..
    ÖSYM kampanyaları ile bir yandan tusdata bir yandan STV ve zaman gazetesi bir yandan taraf gazetesi ile ÖSYM'nin şifre ve hatalı soru ve sınavlarla gündeme gelirken kpss, ve polis hakim avukat savcı sınavları yolsuzluğunun unutturulduğu gündemin ösym ciddiyetsizliğiyle yaptığı hatalı sorular üzerinden hak arıyor tarzı kampanyalarla her sınav döneminde ösym yolsuzluğu gündeminin değiştirilip kpss sınavı ve diğer sınav soru çalmalarının ve zaman aşımı türü örtbaslarin siyasette milletvekili Prof.Dr. ÖSYM ve YÖK ' teki kirli bağlantıları, telefon mail iletişim ve irtibatlı kişileri Dolar Euro Dinar Dirhem Afyon Esrar ne kullanıyorlarsa Ali Veli Halil Bilal İsa Musa Sema Esma Ayşe Fatma Fatih Burhan Nurhan Orhan Muharrem Mükerrem Naim Saim Rabia Safiye Nazife Hafize Binnur Zin Nur Rahmi Rahim adları her kimse kimdir bunlar bulunmalı ve hala ayıklanmadığı gerçeğinin örtüldüğü sürece . .
    seffaf olmasi gereken kurumların kanser gibi hasta hastalıklı enfekte bir ilişki zinciri değil mi?
    Her sınavda sorular alındı mı çalındı mi sızdı mi sızdırıldı mi kaygısı yersiz Mi?

    YanıtlaSil